17 Mart 2015 Salı

Gündüzsefası..

Kitaplarımı düzenliyordum bugün,fark ettim ki uzun zamandır ihmal etmişim sizleri.. 

İlk yazımda size Sarah Jio kitaplarını anlatmıştım.Yazılarıma dönüşümde onunla olsun istedim. 

Yine çok güzel bir kitapla okurlarıyla buluştu..

Gündüzsefası...

Hikaye iki farklı zamanda fakat aynı yerde geçiyor.. İki kadın..iki hayat..farklı zamanlarda aynı evde yaşadılar..

Penny ve Ada..

Penny, çok ünlü bir ressamla evlidir.Tekneler caddesinde göl evinde yaşarlar. Penny bütün zamanını yemekler pişirerek geçirir fakat kocası işinden başka hiçbir şeyle ilgilenmez.Çocukları olmasını da istemez. Penny evliliklerindeki tek sorunun çocuklarının olmayışı olduğunu düşünür ama daha sonra olanlar yanlış düşündüğünü anlamasını sağlar.

Yıllar sonra, Ada Tekneler caddesine taşınır yaşadıklarını unutmak istemektedir. Acılarını hafifletmek için uğraşırken Penny' nin hatırlarını bulur. Bir yandan kendi hayatını sürdürürken diğer yandan Penny' nin yaşadıklarını açığa çıkartır.

Arka kapak der ki;

Acı ne kadar derinde olsa da zamanla tüm çiçekler güneşe döner yüzünü..

Kalbin anahtarıdır gündüzsefası.Ruhlarında en derin izleri taşıyanları bile çiçekleriyle sarmalar, filizleriyle umut taşır. İşte böyle gündüzsefasının süslediği bir yüzen evde yaşayan Penny Wentworth, 1950'li yıllarda ünlü bir ressamla evlidir. Her şeye sahip olan Penny' nin tek eksiği ise küçük evlerini taçlandıracak bir bebektir. Ancak gün geçtikçe tek eksiğinin bu olmadığını anlayacaktır çünkü sevgiyi yürekten hissetmek gerekiyordur. Onun hissettiği tek şey içini kemiren acıdır.

Ada Santorini New York'ta yaşadığı trajediden sonra ağır depresyondadır. Kendini toparlamak için Seattle' a Tekneler Caddesi'ne gelir. Burada kiraladığı bir yüzen evde eski bir sandık bulur. Sandıkta Penny Wentworth adında bir kadına ait eski eşyalar vardır. Gariptir ki Tekneler Caddesi'ndeki hiç kimse bu kadınla ilgili konuşmak istememektedir. Merakına yenik düşen Ada, Penny' nin gizemli geçmişine adım atarken kendi geleceğini de örmeye başlayacaktır.

Okuyucuları kalemiyle büyüleyen Sarah Jio'dan bir baş yapıt daha, Gündüzsefası' nı okurken, ne kadar imkansız görünse de her şeyin bir umuda açılacağını göreceksiniz.




Önerilerim;




21 Şubat 2015 Cumartesi

Benazır Bhutto..Doğu'nun Kızı..

Okurken göz yaşlarıma engel olamadığım bir kitap..

Benazir Bhutto..Doğu'nun Kızı..

Hayat hikayesi sizi derinden etkileyecek, ölmeden 2 ay önce tamamladığı anıları o kadar içten yazmış ki neler çektiğini anlayacaksınız.. 

Bu hayatı ben seçmedim, o benim seçti der kitabında..

Geleneklerin dışına çıkarak seçilmiş ilk kadın başbakan, bir Müslüman kadının da başbakan olabileceğini, bir ülkeyi yönetebileceğini kanıtladı.

Babası ve erkek kardeşleri idam edildi, annesi ve kocası ile hapsedildi, yıllarca sürgünde yaşadı ama vazgeçmedi yaşadığı her şeye rağmen ayakta kaldı.

Onun hayatı hepimize örnek olmalı, bu kadar zorlukla imkansızlıkla vazgeçmedi isteklerinden, ülkesinden..

"Allah'a olan inancımla kaderimi halkımın ellerine teslim ediyorum" der.. Hayatı çok sevdiği ülkesinde babasının idam edildiği yerde bir suikast ile son buldu...

Arka kapak der ki;

Benazir Bhutto'nun ölmeden 2 ay önce tamamladığı anıları ilk kez Türkçe'de.. Okuyunca sarsılacaksınız..

  • Babası Zülfikar Ali Bhutto idam edildi.
  • 2 kardeşi öldürüldü.
  • Müslüman dünyasının ilk kadın başbakanıydı.
  • 27 Aralık 2007'de babasının idam edildiği yerde suikast sonucu öldürüldü.
Askeri darbede büyük acılar yaşamış bir ailenin ve bir ülke halkının gerçek öyküsü.Okuyan herkesi kendine bağlayacak ve derinden etkileyecek bir kitap.

Pakistan'ın bugüne kadar yetiştirdiği en popüler lider olan güzel ve karizmatik Benazir Bhutto kendi ülkesinde askeri rejime karşı bir demokrasi mücadelesi vermiştir.

Bhutto'nun yaşamı dramlarla doludur.General Ziya ül Hak tarafından 1979'da asılan Pakistan'ın en etkin liderlerinden biri olan Zülfikar Ali Bhutto'nun kızı olan Benazir Bhutto ülkesinin en zengin ailesi içinde yetişmiştir. Harvard ve Oxford üniversitelerinde eğitim gördükten sonra babasının asılmasıyla politikaya girmiş ve 1988 yılında başbakan olarak seçilmiştir. Bir Müslüman ülkede hükümetin başına geçen en genç ve ilk kadın başbakanı olmuştur.

Benazir Bhutto'nun hikayesinde Pakistan'ın ve dünya politikasının bilinmeyen gerçeklerini gözler önüne sermektedir.

"Derin bir şekilde etkileyici bir tutku,dram ve kahramanlık."
                                                           Evening Standart

"Çok dirençli ve savaşçı bir kadın..Bu kitap onun ve ülkesinin çarpıcı öyküsüdür."
                                                           Independent


"Sıradışı bir yaşamöyküsü. Büyük acılar yaşamış bir ailenin cesur üyesinin kahramanca özgürlük mücadelesi insanı derinden etkiliyor.Onun özgürlük ruhu bir döneme damgasını vurmuştur."
                                                            Sunday Times






Önerilerim;





16 Şubat 2015 Pazartesi

Sessiz Kalma!!

Bugün kitaplar hakkında yazmak gelmedi içimden..

Özgecan'ın haberi bizim bu kadar içimizi yakarken ailesinin neler yaşadığını tahmin bile edemeyiz..
Allah ailesine dayanma gücü versin..

Bu ülkede kadın olmak da çocuk olmak da zor..Aslında karakterli erkekler için erkek olmak da zor..Hem cinslerinin yaptıklarına dayanmak zor olsa gerek..

Kadın olmak zordur ülkemde..Dolmuşta yalnız kalmamak için gideceğiniz yere varmadan son inen yolcu ile birlikte inmeyen, tek başına bindiği taksinin plakasını bir yakınına göndermeyen, tek başına girdiği bir sokakta yaşadığı tedirginlik yüzünden sürekli tetikte hissetmeyen, arkasına bakmayan, aceleci davranmayan, söylediği yemek siparişini getiren kuryeye evde yalnız olduğunu hissettirmemek için ekstra çaba harcamayan, yanında bir erkek olmadan gidemeyeceği yerlerin listesi olmayan, toplum içinde yüksek sesle konuştuğu ya da kahkaha attığı için kınanmayan, tacizi geçtim tecavüz edilirim korkusuyla yaşamayan bir kadın kaldı mı bu ülkede?..

Kocasıyla anlaşamadığı, aldatıldığı için ses mi çıkardı o zaman sesini biz keselim sesini diyen kendini adam sanan erkeklerle doldu bu ülke.Yetmedi mi bu kadar katliam..

Sadece kadınlara değil eziyetiniz yalnız bulduğunuz çocukları kandırarak taciz edip öldürüyorsunuz o masum çocukları..Sizlere insan deniyor bir de..

Bu suçları işleyip öyle savunmalarla kendinizi aklıyorsunuz ki aklım almıyor..

Bu ülkede adalet bu kadar mı?

Dur denmeyecek mi artık bu katliama..

Bu canilerin de anneleri, kız kardeşleri, eşleri yok mu?
Onlar için nasıl korkar endişelenirsiniz başkasının canlarından ne istiyorsunuz?

Çekin ellerinizi çocuklardan kadınlardan..

Son sözümde sizleri yetiştiren anne babalara!!

Kızlarınıza korkarak yaşamayı öğrettiniz bundan sonra oğullarınıza adam olmayı öğretin!!!!!

13 Şubat 2015 Cuma

Yüreğim Seni Çok Sevdi..

İmkansız bir aşkın hikayesi..

Murat ile Aslı'nın birbirlerine duydukları aşkı anlatmış Canan Tan..

İstanbul Teknik Üniversitesinde okurken bulur aşk onları..Önceleri Aslı Murat'ın zengin şımarık biri olduğunu düşünür fakat Murat Aslı'ya ilk görüşte aşık olmuştur.Onu ikna etmenin yollarını arar.Nazım Hikmet imdadına yetişir, Aslı da onun aşkına kayıtsız kalmaz.

Mutlulukları Murat'ın Aslı'yı ailesiyle tanıştırmasıyla son bulur. Murat'ın ailesi Aslı gibi bir gelin istemez, onlara göre bir gelin olmadığını söyler ve karşı çıkarlar.Aslı Murat'ın ailesi ile arasına girmemek için okuma bahanesi ile Amerika'ya gider ve hayat onları farklı yönlere savurur.

Ölçü

Sevdiğin müddetçe
ve sevebildiğin kadar,
sevdiğine her şeyini verdiğin müddetçe
ve verebildiğin kadar gençsin.

Nazım Hikmet

Arka kapak der ki;

"Biliyorum, imkansız aşk bu! Ama hükmedemiyorum kendime.." demişti Murat. "Çünkü, Yüreğim Seni Çok Sevdi!.."

Ardından da dizelere dökmüştü sevdasını.

"Yüreğim seni çok sevdi
    o yürek talan
    o yürek yangın yeri
    o yürek seni istiyor
      bir tek seni..."

Aslı ile Murat'ın İstanbul-Bursa-Amerika üçgeninde yaşadıkları destansı aşkın öyküsü.
Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği kadar gerçek...



Önerilerim;

http://www.hepsiburada.com/liste/yuregim-seni-cok-sevdi-cep-boy/productDetails.aspx?productId=kaltin573&categoryId=1501708&SKU=KALTIN573

http://www.dr.com.tr/Kitap/Yuregim-Seni-Cok-Sevdi/Canan-Tan/Edebiyat/Roman/Turkiye-Roman/urunno=0000000304018

http://www.kitapyurdu.com/kitap/yuregim-seni-cok-sevdi-cep-boy/132390.html

http://www.idefix.com/kitap/yuregim-seni-cok-sevdi-canan-tan/tanim.asp?sid=C695RMXUOS2S2ED5A7UI

12 Şubat 2015 Perşembe

Hayat..Hüzün..

Ayşe Kulin' in hayatını anlatan serinin devamına geldi sıra.. 

Hayat ve Hüzün..

Osmanlı' nın son dönemlerinden cumhuriyetin ortalarına kadar olan dönemi anlatan Ayşe Kulin bu kez kendi hayatını da dahil etmiş..

Hayat.. Ayşe Kulin' in çocukluk dönemini, okul yıllarını ve evliliğini anlatıyor.23 yaşına kadar olan dönemde yaşadıklarını içtenlikle okurlarıyla paylaşmış yazar..

Hüzün..Yazarın 23 yaşında 2 çocukla hayatını tekrar kurarken yaşadığı hüzünleri anlatıyor. O dönemde tek destekçisi babası.. Okuduklarınızın yaşanmış olması sizi derinden etkileyecek bir yandan da her şeye rağmen güçlü olmak ayakta durmak gerektiğini bir kez daha hatırlayacaksınız.

Arka kapak der ki;

Hayat ve Hüzün'de yazdıklarım, babamında var olduğu dünyada geçirdiğim kırk yılın, dürbünüme çarpan resimleridir; özelimde ve ülkemde 1941'den bu yana yaşadıklarımdan, gördüklerimden seçmelerimdir. Kitabıma, beni çok etkileyen, çok üzen, çok sevindiren, bende iz bırakan, belleğimde hep kalan anılarımı aldım.

1983'ten sonraki yıllarımın serüveni belki bir başka kitaba konu olur ama bu kitaplar, 1983 yılına kadar, Edip Cansever'e rahmetle selam olsun, "Ben Ayşe Kulin Nasılım?"a yanıtımdır.

Veda ve Umut'ta ailesinin yaşadıklarından yola çıkarak Osmanlı'nın son günlerinden cumhuriyetin ortalarına kadar Türkiye'nin öyküsünü anlatan Ayşe Kulin, bu kez Hayat ve Hüzün'de kendi anıların ve o anıların geri planını oluşturan dünyayı anlatıyor.

Çağdaş Türk edebiyatının en sevilen kalemlerinden biri olan Ayşe Kulin'den, anıların, Türkiye ve dünya koşullarının iç içe geçtiği bir çalışma.





Önerilerim;

http://www.dr.com.tr/Kitap/Hayat-Durbunumde-Kirk-Sene-1941-1964-/Ayse-Kulin/Edebiyat/Roman/Turkiye-Roman/urunno=0000000385658

http://www.dr.com.tr/Kitap/Huzun-1964-1983-Durbunumde-Kirk-Sene/Ayse-Kulin/Edebiyat/Roman/Turkiye-Roman/urunno=0000000395282

http://www.idefix.com/kitap/hayat-durbunumde-kirk-sene-1941-1964-ayse-kulin/tanim.asp?sid=DBLEO3C8KD4DRNSFNTO4

http://www.idefix.com/kitap/huzun-1964-1983-durbunumde-kirk-sene-ayse-kulin/tanim.asp?sid=J1K53T2J7C7CPLXVSNKX

http://www.kitapyurdu.com/kitap/hayathuzun-durbunumde-kirk-sene-2-kitaptakim/247852.html

http://www.hepsiburada.com/liste/durbunumde-kirk-sene-1941-1964-hayat-1kitap/productDetails.aspx?productId=keverest98202&categoryId=1501513&SKU=KEVEREST98202

http://www.hepsiburada.com/liste/durbunumde-kirk-sene-1964-1983-huzun-2kitap/productDetails.aspx?productId=keverest98219&categoryId=1501513&SKU=KEVEREST98219

28 Ocak 2015 Çarşamba

Dünyaya Hükmeden Sultan Kanuni

Muhteşem Yüzyıl dizisiyle, Kanuni Sultan Süleyman'ın hayatını merak eder olduk. Gerçekleri öğrenmek için sizlere çok iyi bir kitap tavsiye edeceğim bugün.

Tarihimizi merak ediyorsanız dönemin minyatürlerini inceleyin der Talha Uğurluel.Yabancı yazarlardan okuduklarınız sizi tatmin edemez, onlar bizim gözümüzle bakamazlar olaylara, bize özgü örf ve adetleri bilmezler, değerlendirmeleri de o yönde olmaz der..Kitap, Yavuz Sultan Selim ve Hafza Hatun hakkında bilgilerle başlıyor. Kanuni Sultan Süleyman döneminin ilk yarısını anlatıyor. Anlatımlarını fotoğraflar ve minyatürlerle de desteklemiş yazar klasik tarih kitapları gibi değil okurken sıkılmayacaksınız.

Arka kapak der ki;

Kanuni Sultan Süleyman, sınırları üç kıtaya yayılmış Osmanlı İmparatorluğu' nu sadrazamı, Sokullu Mehmet Paşa; kapudan-ı deryası, Barbaros; mimarı, Mimar Sinan; şeyhülislamı, Ebussuud Efendi; şairi, Baki olan muhteşem kadrosuyla yıllarca adaletle yönetti. Kimdi bu cihan sultanı? Nerede, nasıl ve kimler tarafından yetiştirilmişti? Bu yetişme sürecinde nerelerde kalmış ve hangi vazifeleri yerine getirmişti? Buralarda hayatının ilerleyen safhalarını etkileyen ne gibi gelişmeler olmuştu? Saltanat yıllarında hangi seferlere çıkmış, siyasi olarak nasıl bir mücadele sergilemişti? 

Televizyon ve gezi programlarıyla 7'den 70'e herkese tarihi sevdiren Talha Uğurluel, şimdi de Kanuni Sultan Süleyman'ı fethettiği beldeleri, bıraktığı eserleri, yaptırdığı kaleleri çektiği fotoğraflar eşliğinde anlatıyor.

Uğurluel, Kanuni'nin çevresindeki insanları, ailesini ve o günün dünyasını yakından tanıtarak tarih anlatımına taze bir soluk getiriyor."Şehzadelik ve saltanat yıllarında Avrupa'da ve Asya'da neler oluyordu? Kimler, hangi devletleri yönetiyordu? Bu devletlerin gücü, amacı, planları neydi?" sorularının da cevabını veriyor. Bu mukayeseli inceleme, Kanuni ve kadrosunun hangi durumlarda neye göre nasıl bir tavır sergilediğini, nereye hangi amaçla sefer yapıldığını, alınan kararların gerekçelerini tüm açıklığıyla anlamanızı sağlıyor.

Talha Uğurluel, Dünyaya Hükmeden Sultan Kanuni kitabıyla sizleri Kanuni'nin doğduğu Trabzon'dan şehzadelik yaptığı Manisa'ya, padişah olarak geldiği İstanbul'dan fetihlere çıktığı Avrupa'ya götürecek; Hürrem Sultan'dan Pargalı İbrahim'e, Mihrimah Sultan'dan Rüstem Paşa'ya kadar birçok tarihi şahsiyetin bilinmeyen yönlerini anlatacak..




Önerilerim;

http://www.dr.com.tr/kitap/dunyaya-hukmeden-sultan-kanuni/talha-ugurluel/arastirma-tarih/tarih/osmanli-tarihi/urunno=0000000435308

http://www.hepsiburada.com/liste/dunyaya-hukmeden-sultan-kanuni/productDetails.aspx?productId=ktimas08520&categoryId=1501696

http://www.idefix.com/kitap/dunyaya-hukmeden-sultan-kanuni-talha-ugurluel/tanim.asp?sid=QQW1KR2GHH7HM6IMYNJC

22 Ocak 2015 Perşembe

Eylül

Eylül...

İlk psikolojik roman..


Süreyya Suad ve Necip’in aşklarını anlatan ünlü eser Türk klasikleri arasındadır. Süreyya ve karısı Suat' ın evliliklerini, yaşanan sorunları, birlikte bir hayat yaşamak için girdikleri ev mücadelesini anlatır, roman.


Kendilerine bir yalı kiralarlar, yanlarına akrabaları Necip Bey de yerleşir ve her şey onun gelişiyle değişir. Birlikte geçirilen zamanların sonunda Necip Bey Suad' a aşık olur. 


Bu aşkı kimseye hissettirmez bir gün tifoya yakalanana kadar.. O hastalık bazı sırların ortaya çıkmasına neden olur..


Arka kapak der ki;


Güneşin kavurucu ateşinin yürekleri yaktığı, o ilk sıcaklığın zamanla karşı konulamaz bir tutkuya dönüştüğü yaz...Ayrılık rüzgarlarının etrafta sinsice kol gezdiği sonbahar..Kah güneşli sevdaları, kah fırtınalı pişmanlıkları tarif edilemez bir acıyla içinde saklayan sonhabarın o en yalnız Eylül'ü..


Türk edebiyatının bu ilk psikolojik romanında, Suad, Süreyya ve Necip arasındaki fırtınalı ilişkiler ve kahramanların iç dünyalarına doğru uzun ve keyifli bir yolculuk sizi bekliyor.








Önerilerim;


http://www.hepsiburada.com/liste/eylul/productDetails.aspx?productId=kevrenselilet55896&categoryId=1501777


http://www.idefix.com/kitap/eylul-mehmet-rauf/tanim.asp?sid=A84BLN4J85LSUQ74TLV5


http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=445574


http://www.dr.com.tr/kitap/eylul/mehmet-rauf/edebiyat/roman/turk-klasik/urunno=0000000061104



18 Ocak 2015 Pazar

Hayat..

Dürbünümde kırk sene..

Veda ve Umut kitaplarından sonra verdiği ara ile okurlarını bekletti Ayşe Kulin fakat bence değmiş. Hayat devam niteliğinde, bu sefer kendi hayatını anlatıyor.

Hayat, Ayşe Kulin'in 23 yaşına kadar olan dönemi, evliliğini anlatıyor. Ayşe Kulin' in her ne koşulda olursa olsun bir tek destekçisi var, o da babası.. Baba kız ilişkisi sizi derinden etkileyecek..Kitap da göreceksiniz "Ben hayatta en çok babamı sevdim" der.. 

Arka kapak der ki;

Hayat ve Hüzün de yazdıklarım, babamında var olduğu dünyada geçirdiğim kırk yılın, dürbünüme çarpan resimleridir; özelimde ve ülkemde 1941' den bu yana yaşadıklarımdan, gördüklerimden seçmelerimdir. Kitabıma, beni çok etkileyen, çok üzen, çok sevindiren, bende iz bırakan, belleğimde hep kalan anılarımı aldım.

1983'ten sonraki yıllarımın serüveni belki bir başka kitaba konu olur ama bu kitaplar, 1983 yılına kadar, Edip Cansever'e rahmetle selam olsun, "Ben Ayşe Kulin Nasılım?"a yanıtımdır.

Veda ve Umut'ta ailesinin yaşadıklarından yola çıkarak Osmanlı'nın son günlerinden cumhuriyetin ortalarına kadar Türkiye'nin öyküsünü anlatan Ayşe Kulin, bu kez Hayat ve Hüzün'de kendi anılarını ve o anıların geri planını oluşturan dünyayı anlatıyor. 

Çağdaş Türk edebiyatının en sevilen kalemlerinden biri olan Ayşe Kulin'den, anıların, Türkiye ve dünya koşullarının iç içe geçtiği bir çalışma.





Önerilerim;

http://www.idefix.com/kitap/hayat-durbunumde-kirk-sene-1941-1964-ayse-kulin/tanim.asp?sid=DBLEO3C8KD4DRNSFNTO4

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=573246

http://www.dr.com.tr/kitap/hayat-durbunumde-kirk-sene-1941-1964-/ayse-kulin/edebiyat/roman/turkiye-roman/urunno=0000000352325

http://www.hepsiburada.com/liste/hayat-1941-1964-durbunumde-kirk-sene-cep-boy/productDetails.aspx?productId=keverest99735&categoryId=1501513&SKU=KEVEREST99735

16 Ocak 2015 Cuma

Umut..

Hayat akan bir sudur...

Ayşe Kulin "Veda" nın ardından devam niteliğinde olan Umut ile okurlarının karşısına çıkıyor. Bu kitabında baba soyunun İstanbul'a alışma çabalarından bahsediyor.

Boşnak Beyi Zeki Salih Bey, Bosna'da yaşanan sıkıntılar nedeniyle hanımı Gül'ün de ısrarlarıyla İstanbul'a göç ederler.İstanbul'da sıkıntılı günler yaşarlar. 

Bu arada Ahmet Reşat Bey sürgünden döner ve ülkenin yeni rejimine alışma süreci başlar.

Bu iki ailenin hayatları kesişir, Zeki Salih Bey'in oğlu Muhittin ile Ahmet Reşat Bey'in kızı Sitare evlenir.Yazarımız Ayşe'nin dünyaya gelmesiyle kitap sonlanır.

Arka kapak der ki;

Osmanlı'nın gözdesi Bosna bir imza ile elden çıkarken, Kulin ailesi Bosna'dan İstanbul'a göç ediyor, çöken imparatorluğun son maliye nazırı Ahmet Reşat sürgüne gidiyordu.

Sabahat ile Aram'ın aşkı ise tehcir olaylarının acısına yenik düşmeyecekti.

Yeni bir cumhuriyet, yeni bir şehir ve yeni bir yuva kurulurken hayat hep akan bir suydu Sitare, Muhittin ve herkes için...

Savaşlar, yıkımlar, sürgünlerin ardından Umut geliyor.

Umut "Hayat Akan Bir Sudur"da Kulin, Veda ile başladığı Osmanlı ailelerinin yaşamına bu kez de Cumhuriyet'in yeni kurulmakta olduğu sancılı yıllarda tanıklık ediyor.

Akıp gitmekte olan günlük hayat derinden değişmekte, bu değişim aşklara, dostluklara, aile ilişkilerine, her şeye yansımaktadır.

Ayşe Kulin, bir kez daha okurlarına ellerinden bırakamayacakları, okuyup bitirdikten sonra anılarına katacakları bir armağan sunuyor.





Önerilerim;

http://www.dr.com.tr/kitap/umut/ayse-kulin/edebiyat/roman/turkiye-roman/urunno=0000000300642

http://www.idefix.com/kitap/umut-hayat-akan-bir-sudur-ayse-kulin/tanim.asp?sid=HGFP5LVZY6XMIGM2N1V1

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=443078

http://www.hepsiburada.com/liste/umut-hayat-akan-bir-sudur-cep-boy/productDetails.aspx?productId=keverest562&categoryId=1501750

15 Ocak 2015 Perşembe

Kavim

Ahmet Ümit' in bir solukta okuyacağınız kitaplarından biri daha.. 

Başrol de Başkomiser Nevzat ve çözülmesi gereken bir cinayet var..

Bu kez bir adam haç saplı bir bıçakla öldürülmüş halde bulunuyor, baş ucunda da İncil var. Kahramanımız ip uçlarını değerlendirerek katili bulmaya çalışıyor. 

Bu kitabı okurken çok şey öğreneceksiniz, bir Ahmet Ümit klasiğidir bu. Size tarih hakkında bilgi vermeyi ihmal etmez, okurken şaşırırsınız. İstanbul' dan Mardin' e uzanan bir soruşturma sizleri bekliyor..

Arka kapak der ki;

Göğsünde haç saplı bıçakla öldürülmüş bir adam. Adamın kanıyla satırları çizilmiş bir İncil. İstanbul' dan Anadolu' nun derinliklerine, kadim dinlerin kadim kiliselerine yolculuk. Hıristiyanlığın bu topraklardaki kökleriyle yüzleşme. Kavimler bahçesi olan ülkemizin tükenmeye yüz tutmuş kültürlerine bir saygı duruşu...Süryaniler, Nusayriler, Rumlar, Türkler, Kürtler ve bu toprakları ülke yapan halklar... Ülkemiz kültürüyle bezeli, merakla okunan bir roman...

"Genzini yakan koku uyandırdı onu. Bu kokuyu tanıyordu. Yıllarca kapalı kalmış bir kilisenin kokusu. Kilisede yakılan kandillerin, ufalanan taşların, eriyen mermerin, çürüyen ahşabın, yıpranmış sayfaların, küflenen cesetlerin kokusu. Dehşete düşmesi gerekirdi ama sadece çevresine bakındı. Usulca kımıldayan siyah bir leke gördü. Biçimsiz, belirsiz bir leke...Simsiyah bir siluet...Gülümsedi lekeye.

'Mor Gabriel', diye mırıldandı.
Leke yaklaştı, yaklaşınca insan cismine bürünüverdi. Siyahlar içinde bir insan. O insan başucuna geldi, kulağına fısıldadı:
'Beni tanıdın mı?'
'Mor Gabriel', diye mırıldandı yine. Ağzından Mor Gabriel sözcükleri dökülürken müziği duydu; derinden, çok derinden gelen bir ayin müziği. Bilmediği bir dilde yinelenen tutkulu bir mırıltı, kendinden geçmiş birinin söylediği bir tekerleme. Aynı anda haçı fark etti. Gümüşten bir haç. Adam haçı elinde mi taşıyordu, yoksa göğsünde mi, anlamaya çalışırken, boşluğu ikiye bölen bir parıltı yandı söndü. Bir acı hissetti. Parıltı yeniden yandı söndü, acı kayboldu, bütün bedenine bir rahatlık yayıldı."



Önerilerim;

http://www.dr.com.tr/kitap/kavim/ahmet-umit/edebiyat/roman/polisiye/urunno=0000000338619?gclid=Cj0KEQiA592lBRCXy8yl4bjK17wBEiQAg1Az_dd8V4GUHq1c5dzj_RVDixHgPZOJbm7VxiyJeoYcVA8aArUV8P8HAQ

http://www.idefix.com/kitap/kavim-ahmet-umit/tanim.asp?sid=XVO23LRN3C3C4PH3H90R

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=102342

http://www.hepsiburada.com/liste/kavim-cep-boy/productDetails.aspx?productId=keverest15512&categoryId=9905&SKU=KEVEREST15512


14 Ocak 2015 Çarşamba

Veda...

Esir şehirde bir konak...

Osmanlı imparatorluğunun son günlerinde işgal altındaki İstanbul'da bir konakta; ailesi yıllardır saraya hizmet etmiş olan Ahmet Reşat Bey, eşi Behice Hanım, kızları Leman ve Suat, teyzesi Saraylı Hanım, çocuklarının bakımıyla ilgilenen Mehpare ve diğer hizmetliler birlikte yaşar.

Ahmet Reşat Bey' in haberi yoktur fakat konakta Saraylı Hanımın torunu Kemal de çatı katında hasta bir biçimde yaşamaktadır. İşgal kuvvetleri tarafından arandığı için haberi yoktur Ahmet Reşat Bey'in Kemal'in konakta olduğundan.

İşgal altında bir şehir ve eski hayatlarına özlem duyarak yaşayan Ahmet Reşat Bey'in ailesinin hayatıdır kitapta anlatılan.

Arka kapak der ki;

Ayşe Kulin, Osmanlı İmparatorluğu' nun son günlerinde işgal altındaki İstanbul'da bir konakta yaşananları anlatıyor bu kez. Son Maliye Nazırı ve ailesi aracılığıyla o dönemin resmini çizen Veda, çökmekte olan bir tarihi ile yeni bir gelecek arayan Milliciler arasında sıkışan o dönem Osmanlı aydınının da öyküsünü dile getiriyor.

Ayşe Kulin' in her zamanki ustalıklı ve sürükleyici üslubu ile okurlarının elinden bırakamayacakları, bir kitap bu. Günümüz Türk edebiyatında neredeyse eşsiz olan, biyografik veriler ile roman tekniğini birleştirmekteki ustalığını bir kez daha sergileyen Kulin, bu kez bir İstanbul öyküsü ile bir imparatorluk tarihini birlikte ele alıyor.



Önerilerim;

http://www.dr.com.tr/kitap/veda-esir-sehirde-bir-konak/ayse-kulin/edebiyat/roman/turkiye-roman/urunno=0000000247568

http://www.idefix.com/kitap/veda-esir-sehirde-bir-konak-ayse-kulin/tanim.asp?sid=AUZ6J2YV04IQLD6C5IGE

http://www.hepsiburada.com/liste/veda-esir-sehirde-bir-konak/productDetails.aspx?productId=keverest368&categoryId=1501750

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=124577

13 Ocak 2015 Salı

Bin Muhteşem Güneş

Afganistan' da yaşayan iki kadının öyküsü..

Leyla ve Meryem...

Savaşın insanların hayatlarını nasıl mahvettiğini anlatmış Khaled Hosseini. Meryem istenmeyen evlattır, babası onu Raşit ile zorla evlendirir. Başlangıçta evlilikleri sorunsuz gibi görünse de Meryem düşük yaptıkça bundan Meryem' i sorumlu tutar Raşit. Leyla, Meryem'in komşusudur bu şekilde tanışırlar. Savaş nedeniyle iki abisini kaybedince Afganistan'dan taşınmaya karar verirler fakat bir bomba kaderlerini değiştirir. Ailesini kaybeder ve iki kadının hayatları kesişir, Leyla Meryem'in evine sığınır. Raşit bu fırsatı kaçırmaz ama bilmediği gerçekler vardır ve bunları ancak yıllar sonra öğrenir.İlk başlarda sorun yaşasalar da daha sonra anne kız gibi olur Meryem ve Leyla...

Arka kapak der ki;

Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar. Afganistan' ın Khaled Hosseini' de yaşadığı gibi...

Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı' yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini' nin ikinci romanı. Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden...

Küçük yaşta evlendirilen kızlar,çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar...

Khaled Hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem.

Bin Muhteşem Güneş, kelimenin tam anlamıyla "beklenen" bir roman...




Önerilerim;

http://www.idefix.com/kitap/bin-muhtesem-gunes-khaled-hosseini/tanim.asp?sid=QW6ZG6JUTM1M6C9LQ9IW

http://www.dr.com.tr/kitap/bin-muhtesem-gunes/khaled-hosseini/edebiyat/roman/dunya-roman/urunno=0000000266552

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=133974

http://www.hepsiburada.com/liste/bin-muhtesem-gunes-cep-boy/productDetails.aspx?productId=keverest486&categoryId=1501750

12 Ocak 2015 Pazartesi

Kemal..Hadi Gel Bi Kahve İçelim...

Bu hafta sonu okuduğum bir kitabı paylaşmak istiyorum sizinle..Kitaba geçmeden önce senelerdir yapmaktan vazgeçmediğim bir özelliğimi aktaracağım. Kitaplarımı aldığımda, ilk sayfaya adımı soyadımı, tarihi ve nereden aldığımı yazarım. Yıllar sonra kitaplarıma baktığımda anılarım tazelenir, sizlere de tavsiye ederim.

Gül Sunal, yaşasaydı 70 yaşına girecek olan eşi Kemal Sunal hakkında yazmış. Nasıl tanıştıklarıyla başlamış, evlilikleri, çocukları, yaşantıları o kadar içten anlatılmış ki ağlamadan okumanız imkansız..
O demiş hep eşinden bahsederken..O bizim Kemal..Kitabın ismi de aralarında yaşanan tartışmalardan sonra birbirlerine söyledikleri barışma cümlesi aslında..

Aradan yıllar geçse de televizyonda onu gördüğümüzde kilitlenir kalırız.Bir gülüşü o gün yaşanan zorlukları hüzünleri alır götürür. Allah rahmet eylesin, ailesine sabır versin...

Arka kapak bilgisine geçmeden önce kitapta beni derinden etkileyen kısmı yazmak istiyorum..

"Gitmeseydin..

Gitmeseydin, saklambaç oynardık yine evin içinde..Saklandığın yerden dakikalarca çıkmaz, çocuklar seni bulduğunda en çok sen bağırırdın heyecandan. Sabırla beklerdin nefes almadan, seni bulmalarını, kim bilir hangi kapının arkasında, küvetin içinde, yatağın altında..

Gitmeseydin, futbol oynardık salonun ortasında..Topu vermemek için ayağıma vurmana, günlerce topallamaya razıyım."Pembe lamba kırılırsa veda bile etmeden çıkıp gidin!" demezdim..

Gitmeseydin, vallahi az konuşurdum.. Sen, gazete kitap okurken yanında sessiz durmaya çalışırdım..

Gitmeseydin, hep gri, lacivert, kahverengi yerine, renkli kıyafetler alırdık sana..İstediğin gibi rengarenk!..

Gitmeseydin, daha neler yapardık..Arabamı bile değiştirirdim.. 1998' de aldığın Volvo arabamı..Çocukların ısrarına rağmen değiştiremediğim arabamı..

Olana razı olup, isyan etmeden beklemek en iyisi!..Tamam..Böyle devam edeceğim...

O varmış gibi.."

Arka kapak der ki;

Aslında ikimizde kahve sevmezdik. Söyleyemediklerimizin yerine geçerdi. Araya giren duygusal ayrılıkların son bulması dileğiydi. Vazgeçememek, kıyamamak, pişman olmak, KAVUŞMAK demekti. Evimizdeki sıcaklığı korumak demekti.. Sonucta BİZİ hep korudu bu sihirli cümle...

O, bizim Kemal!.. Bu topraklarda yaşayan, yediden yetmişe herkesin görür görmez yüzüne bir gülümseme kondurmasına neden olan bir "sima".. Ekrandan, sinema perdesinden bize yansıyan çocuksu gülümsemesiyle saflığın sembolleşmiş hali..

Kardeşlik ve paylaşımın..

"İyiler sonunda hep kazanır" sözünün..

Bizim Kemal, bizim gülen yüzümüz..

Yetmişinci doğum gününde Kemal Sunal'ı bize sevgilisi, eşi, hayat arkadaşı, çocuklarının annesi Gül Sunal anlatıyor..

Hem de en sahici, en samimi haliyle.. Hiçbir formatın sınırlarına girmeyi kabul etmeden.. İçinden geldiği gibi.. O'nu sevmenin mutluluğu, O'nsuz yaşamaya alışmanın hüznünü hala güçlü şekilde hissederek...




Önerilerim;

http://www.idefix.com/kitap/kemal-gul-sunal/tanim.asp?sid=RW6HT2MI3P4PTOSO7MPW

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=708176

http://www.hepsiburada.com/liste/kemal-hadi-gel-bi-kahve-icelim/productDetails.aspx?productId=kdogan23216&categoryId=9906

http://www.dr.com.tr/kitap/kemal/gul-sunal/edebiyat/turk-gunluk-ani/urunno=0000000620078?gclid=CjwKEAiA_s2lBRCe1YPXxtSe-DcSJACCIh3LV1EiJjIX27x5VavoUtvlcSh620sPSfiCpyIR0P8UGRoCfPDw_wcB

10 Ocak 2015 Cumartesi

Cariyenin Kızı Mihrimah

Tutkusu Hürrem, Gücü Süleyman, Masumiyeti ise Esaretiydi..

Güneş ile Ay'ın Sultanı demişler ona..
Osmanlı' nın güçlü sultanlarından Mihrimah..
Babasına, kardeşine yarenlik eden sözü geçen Mihrimah..

Üç kıtaya yayılan bir imparatorluk, sayısız entrikanın döndüğü bir saray, güç ve tutkunun kızı bir güzel..

Osmanlı Hanedan serisinin ikinci kitabı, Hürrem ve Sultan Süleyman' ın kızının hayatını hüzünleriyle, sevinçleriyle, saray oyunlarıyla birlikte öğreneceksiniz. Tahta giden yolda yaşananlar hepimizi düşündürecek. İlk kitapta da belirttiğim gibi yazılanların ne kadarı gerçek bilemeyiz. Bu nedenle roman okur gibi, yazarın hayal gücüne saygı göstererek okursanız daha mutlu olursunuz.

Arka kapak der ki;

Aşk mı, Kudret mi?
İhtişamlı saray hayatı ve taht kavgalarının gölgesinde nefes kesen bir masumiyet..

Osmanlı Sarayı' nın muhteşem atmosferinde, kudretle, aşkla kuşatılmış bir hayattı onunki. Çevresinde korkunç ölüm oyunları örülüyor, gölgelere sinmiş suikastçiler fırsat kolluyordu. Yaşamak için öldürmek zorunda kalmayı kabullenemeyen masum bir kalp ve çaresiz, telaşlı çırpınışları Osmanlı'nın unutulmaz dönemlerinden birinin saklı kılavuzuna dönüşecekti. Mihrimah' ı, elle tutulur hiçbir özelliği olmayan bir adamla evlendirmeye zorlayan korkunç sır, annesi Hürrem'le arasındaki anlaşmada gizliydi. O güçte bir annenin, o tutkuda bir babanın kızı, Hafza'nın torunu, Sinan'ın açmazı, Rüstem'in gelini olmanın aykırı bir bedeli vardı. Artık ne Barbaros Hayreddin Paşa' nın kadırgaları, ne de Mimar Sinan'ın göğe astığı kubbeler güldürebilirdi kırgın prensesin yüzünü. Gözlerine çöreklenen tuhaf derinliğin esiri Mihrimah, kalbinden geriye kalan koca boşluğu, adını tarihe kazıyarak dolduracak ve...

...Hürrem-Mihrimah işbirliği, Cihan Devleti'nin kaderini değiştirecekti.

Muhteşem Süleyman ile Büyük Aşkı, Moskof Cariye Hürrem' in Mahzun ve Güzel Kızıydı Mihrimah

İktidar savaşları ve aşkla yazılmış kaderini, süslü saray salonlarında bir yük gibi taşıdı..





Önerilerim;

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=566484

http://www.dr.com.tr/kitap/cariyenin-kizi-mihrimah/demet-altinyeleklioglu/edebiyat/roman/turkiye-roman/urunno=0000000341376

http://www.idefix.com/kitap/cariyenin-kizi-mihrimah-demet-altinyeleklioglu/tanim.asp?sid=Q2K7VN15071KFFFJHXZE



9 Ocak 2015 Cuma

Kayıp Sembol

Dan Brown.. 

Her zamanki gibi sırlarla dolu bir kitap daha..
Kitabımızın baş kahramanı Harvard Simgebilim Profesörü Robert Langdon, yakın arkadaşlarından Peter Solomon' un sekreterinden gelen davetle başlar roman. Washington' daki bir konferansta konuşma yapması istenir ve kendini bir anda Washington D.C de bulur Robert Langdon. 
Ancak konferans salonuna vardığında kendini planlanmış bir oyunun içinde bulur. Salonda bir CIA ajanı, bir sembol ve arkadaşının kesik elini bulur. Eğer arkadaşını tekrar görmek istiyorsa Washington' da gizlenmiş sırrı gece yarısına kadar bulması gerekmektedir. 

Arka kapak der ki..

Noetik Bilim, Antik Gizemler, Masonik Şifreler ve Saklı Kalan Gerçekler...

Dan Brown, Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar' dan sonra Kayıp Sembol' de insanlığın yüzyıllardır beklediği bir gerçeğin peşinde..

Harvard Simgebilim Profesörü Robert Langdon, Kongre Binası' nda konferans vermesi için yakın bir arkadaşından davet alır. Ancak, Washington' a varır varmaz oldukça garip bir durumla karşı karşıya kalan profesör, kendini korkunç bir oyunun ortasında bulur.

Kongre Binası'na bırakılmış olan bir sembolün yakın arkadaşı Peter Solomon' ın kesik eli -varlığını haber veren bir telefon, Langdon' ı hiç de yabancısı olmadığı bir dünyaya davet etmektedir.

Antik çağlarda kullanılan bu sembolik çağrı, daveti alan kişiyi ezoterik bilgeliğin hüküm sürdüğü, çok eskilerde kalmış kayıp bir dünyaya sürükleyecektir.

Sonu belli olmayan bu mistik daveti arkadaşını kurtarmak için kabul eden Langdon, bir anda masonik sırların, saklı kalmış tarihin ve o güne dek görmediği yerlerin gizli dünyasında inanılmaz bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalır.

Artık cevaplanması gereken sorular vardır.
İnsanlığın Altın Çağı, açılmaması gereken bir kapının aralığından sırlarıyla birlikte yok mu olacak, yoksa hikmetin ışığında tüm soruların cevapları mı bulunacaktır?..



Öneriler;




8 Ocak 2015 Perşembe

Yüreğinin Götürdüğü Yere Git..

Bir tanıdığımızın sayesinde okudum bu kitabı, ismi alıp götürüyor insanı. Derin düşüncelere dalmaya yetiyor, sizlerde düşünün, hangimiz yüreğinin götürdüğü yere gidiyor. Hayata bir kez geliyoruz yaşamak istediklerinizi ertelemeyin, kimseye zarar vermeden tabi ki, mutluluğu bulduysanız bırakmayın. Yastığa kafanızı koyduğunuz da hem kalbiniz hem de vicdanınız rahat olabilmeli...

Yüreğinin Götürdüğü Yere Git, 80 yaşında bir kadının torununa yazdığı mektuplardan oluşuyor. Mektuplardan oluşuyor deyince size sıkıcı gelmesin içini döküyor adeta, torununun gidişinin ardından iç dünyasını açar ona, kızından kalan tek mirastır fakat kuşak çatışmalarıyla baş edemezler. O da içini dökmeye karar verir ama yollamaz yazdığı mektupları belki de gerçekleri onun ölümünden sonra öğrenmesini istemiştir kim bilir.

Kızını bir anlık sinirle ağzından çıkan bir cümle yüzünden kaybeder, gerçeği öğrenen kızı arabası ile trafik kazası geçirir. Kızından geriye onun evladı kalır ve hayatını ona adar. Torunu büyüdüğünde Amerika da yaşamak ister ve ona engel olmaz. Torununun gidişiyle yalnız kalır, iç dünyasını ona açar...
,
Arka kapak der ki..

Genç İtalyan yazarı Susanna Tamaro' nun 1994' te yayımladığı zaman İtalya' da büyük yankı uyandıran ve yılın olayı olan bu kitabı, çok satan kitaplar listesinin başındaki yerini uzun süre bir başka kitaba bırakmamıştır. Eco' nun 'Gülün Adı' adlı romanından sonra en başarılı İtalyan romanı olarak karşılanan Yüreğinin Götürdüğü Yere Git, 80 yaşındaki bir kadının uzaklara giden genç torununa yazdığı ve hem bir iç çöküş, hem de vasiyet sayılabilecek mektuplarından oluşuyor. Yalın, güncel dille, sevgiyle ve içtenlikle kaleme alınmış, ama asla gönderilmemiş olan bu mektuplarda, yaşlı kadın, kendisinin ve kızının dokunaklı yaşamlarının gizli kalmış yönlerini açığa vururken, bir yandan da hem kendini, hem de kızını irdeliyor; kendine karşı bir iç hesaplaşma yürütüyor. Değişen gelenekler, altüst olan değerler karşısında hissettiklerini torununa sevgiyle, bilgelikle aktarmak isteyen bu yaşlı kadın, kendi gençliğinde yapmayı göze alamadığı şeyleri yapmasını torununa öğütlerken, "Yapmaya değecek tek yolculuk, içimize yapacağımız yolculuktur," diyor; "o özgün çağrıya kulak vermeli ve yüreğimizin götürdüğü yere gitmeliyiz."





Önerilerim;

http://www.dr.com.tr/kitap/yureginin-goturdugu-yere-git/susanna-tamaro/edebiyat/roman/dunya-roman/urunno=0000000064232?gclid=Cj0KEQiA8rilBRDZu_G8hszXraoBEiQABlB9YzLKoqKI6Zj5IIzVKH0EHQGhtUPI76MGSjrR661C2VgaAsop8P8HAQ

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=18838

http://www.idefix.com/kitap/yureginin-goturdugu-yere-git-susanna-tamaro/tanim.asp?sid=AI8AUF3K9Y3NOTZRXVGH

http://www.hepsiburada.com/liste/yureginin-goturdugu-yere-git-ciltsiz/productDetails.aspx?productId=kcan008&categoryId=1501767

7 Ocak 2015 Çarşamba

Moskof Cariye Hürrem..

Osmanoğlu' nun tacına ve tahtına ortak olmaya geldi.. 

Tarihe her zaman meraklı oldum. Muhteşem Yüzyıl sayesinde meraklı olmayanların da dikkatini çektiler. Dizi yayındayken çok eleştirildi padişahın hayatı böyle mi anlatılır diye fakat dizinin başında da yazdığı gibi yaşananlar sadece hayal ürünüydü.. Dizi ile insanlar tarihi araştırıp, okudu bence bu nedenle sert eleştirileri bir kenara bırakmak lazım. 

Bugünkü kitabımız; Demet Altınyeleklioğlu, Moskof Cariye Hürrem..

Kitap; Hürrem Sultanın  köle hayatını, Osmanlı haremine gelişini, haremde yaşadıklarını, Sultan Süleyman' a olan aşkını, hayatta kalma savaşını hayata gözlerini yumduğu güne kadar yaşananları anlatıyor. Yazarın yazdıklarının gerçeklik payı nedir bilemiyorum ama masalsı anlatımıyla sizi sürükleyeceğine eminim. Bir çoğunuz Hürrem Sultan' a kızıyor olabilirsiniz ama o dönemi düşünün evlatlarınızın canını korumak zorunda olduğunuzu düşünün belki o zaman daha az kızarsınız Haseki Hürrem Sultan'a...

Arka kapak der ki..

Esir pazarlarından Osmanlı haremine uzanan kader yolunda yaşanan dehşet verici günler. Hareme girince kurtulduğunu düşünen genç bir kızın içine sürüklendiği tarifsiz yalnızlık. Amansız bir çile. Aşağılanıp horlanmaktan bıkan güzel cariyenin büyük yemini. Ölümcül kıskançlık ve rekabet. Her köşesinde binbir fısıltı dolaşan -ki herbiri ölüm fermanı- sarayda yapayalnız bir kadının korkuları, ihtirasları, kalkanları. Tuzaklar, entrikalar, komplolar, suikastlarla dolu bir saray ortamında aşkla kuşanmış bir zirve tırmanışı. İki kadının, Osmanlı tahtına kendi oğullarını oturtabilmek için giriştiği kıran kırana mücadele. Devlet ve sevdiği kadın arasında kalan Süleyman 'ın yaşadığı dram.

...ve tarihin akışını değiştiren akıllara zarar bir komplo...

Hala şu sırrı çözmeye çalışıyoruz. Hürrem, bir melek miydi? 
Yoksa şeytan mı?...






Önerilerim;

http://www.dr.com.tr/kitap/moskof-cariye-hurrem/demet-altinyeleklioglu/edebiyat/roman/turkiye-roman/urunno=0000000305837

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=455301

http://www.idefix.com/kitap/moskof-cariye-hurrem-demet-altinyeleklioglu/tanim.asp?sid=TJZGRZKPKC3CNL40XZXR

http://www.hepsiburada.com/liste/moskof-cariye-hurrem/productDetails.aspx?productId=kartemis0261&categoryId=1501750

6 Ocak 2015 Salı

Piraye..

Bir süredir yazılarıma ara vermiştim ama artık tekrar aranıza döndüm. Bu zamana kadar içimden geldiği gibi yazmıştım eğer başarabilirsem bundan sonra okuduğum kitaplar hakkında yazmak istiyorum. Arada da gezdiğim, sizinde bilgi sahibi olmanızı istediğim yerleri yazmayı düşünüyorum.

Beni tanıyanlar çok iyi bilir aynı anda birkaç kitabı okurum. Kafan karışmıyor mu dediğinizi duyar gibiyim, nasıl olduğunu açıklamak istiyorum. Evimde kalın olan kitapları okurum, seyahate giderken yada gün içinde İstanbul' da otobüste isem ince olan kitapları tercih ediyorum. Böylece taşırken boyun fıtığım olduğu için sıkıntı yaşamıyorum. Bunların yanında çok merak ettiğim bir kitap var ise onu da araya sıkıştırıyorum. Kitaplar konusunda biraz aç gözlü olduğum doğrudur.

Sizlere kitap önerilerinde bulunurken internet üzerinden uygun fiyata nerelerden alabileceğinizi de yazmayı planlıyorum. Tabi ki karar size ait ufacık bir yardımım dokunursa mutlu olurum.

Gelelim bugünün kitabına..

Piraye...

Hava soğuk meteoroloji her ne kadar yağması gereken karı doğru tahmin etmemiş olsa da kar var :)

Elinize sıcacık bir kahve yada salep alın, yanına da Piraye... İnanın akşamınız mükemmel geçmiş olur, dayanamayıp bana yorum yazarsınız :)

Canan Tan' ın ilk romanı Piraye' yi çok öncelerde okumuştum ama herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm için yazmak istedim. Bir yaşam öyküsü Piraye içinde kendi hayatınızdan da bir şeyler bulabileceğinize eminim..

Kitap, Piraye'nin babasının isteğiyle okuyacağı Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi' nde ki ilk günü ile başlıyor. Aslında tiyatro bölümünde okumak istiyor fakat diş hekimi baba kızı da diş hekimi olsun ister ve hikaye başlar..

Yeni bir çevresi olur Piraye'nin Haşim ile tanışması ile de bütün hayatı değişir. Evlenirler ama kendi içinde kuralları, sınırları olan Piraye Haşim ile nasıl bir hayat yaşayacak bakalım...

Daha fazla yazarsam kitabı anlatacağım :) Bu yüzden yazılarımda klasik haline gelecek olan arka kapak bilgilerini paylaşmak istiyorum sizlerle...

"Kızıl saçlıymış Piraye.
Kendimi, keşke ben de kızıl saçlı olsaydım, diye hayıflanırken yakaladım kaç kez.. Okudukça, dizelerin arasına dalıp kendimden geçtikçe, tehlikeli bir biçimde özdeşleşiyordum Piraye'yle.
Tiyatro sahnemde, bundan sonraki rolüm belliydi artık. Nazım Hikmet'in Piraye'si rolünü oynamak...
Peki bana eşlik edecek oyuncu kim olacaktı?
Bana düşünmek bile anlamsızdı; karşımdaki Nazım vardı ya..

Şiir yüzlü Piraye..kendi yazdığı senaryolarda yaşıyor.

..Kim olursa olsun; evleneceğim insan, benim varlığımı yok sayarak bir başkasıyla beraberlik yaşayacak ve ben buna seyirci kalacağım ha...
Yazgıymış...
İnanmıyorum yazgıya falan..Onu yaratan da, şekillendiren de bizleriz..
Benim yazgım kendi çizeceğim yoldur!
O yolda beraber yürümeyi kabullendiğim insanı da kimseyle paylaşamam ben...

Yazgıya bile kafa tutacak kadar yürekli.. Özgürlüğe aşık!

Ancak, başkaları tarafından yerinden oynatılan kilometre taşlarının, gene başkalarınca gelişigüzel dizilmesiyle önüne serilen yolda yürümeye mecbur bırakılınca.. İşler değişiyor.,

..Hiç hayıflanma, o şiirsellikten uzak düştün diye. Gözlerini aç ve o günlerde göremedğin gerçeği gör artık..
Nazım da o sevda yüklü dizelerini eliyle bir kenara itip, daha sıcak bulduğu kollara koşmamış mıydı?
Haşim' in yaptığı, onunkinden çok mu farklı?
..Kendince tanrılaştırdığın, tapınmaktan gurur duyduğun putların, gerçekte basit birer taş parçası olduğunu ne zaman kavrayacaksın?
Ama, gönlün gerilerde bir noktaya takılı kaldıysa eğer, sevinebileceğin bir gerçeklik duruyor orada.
İşte şimdi, Nazım'ın kızıl saçlı Piraye'siyle tam olarak özdeşleştin.
Kutlu olsun.

Fırtına gibi bir yaşam öyküsünün başoyuncusu oluveriyor Piraye...




Evden çıkmadan almak isterseniz işte öneriler:

http://www.dr.com.tr/kitap/piraye/canan-tan/edebiyat/roman/turkiye-roman/urunno=0000000144347

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=76496

http://www.hepsiburada.com/liste/piraye/productDetails.aspx?productId=kaltin0129&categoryId=1501708

http://www.idefix.com/kitap/piraye-canan-tan/tanim.asp?sid=UZUH2ZIIC051J7VOZLKV